Burhan KEBABCI - Hayat Şiirsel Dönüşümdür

  • Haberler

    25 Ekim 2012 Perşembe

    ABRİL'DEN SONRA
























    YAĞMUR, HÜZÜN, YALNIZ BİR ADAM

    Peki kardeşim Salih söyle
    neden ezgilerin coşkun akan ırmak da 
    sesin hüzünlü yağan bir yağmur
    neden sesindeki bu keder
    ölümü bu kadar düşünmem neden
    son bir yıldır daha çok düşünüyorum ve arzuluyorum ölümü
    saçımdaki ilk aklar mı 
    yoksa annemle babamın bellerinin gün geçtikçe bükülmesi mi?
    yoksa artık umudumun tükenmesi mi?
    söyle Salih Yılmaz bu ezgileri nasıl bir araya getirdin
    nasıl oldu da bu hüznü sakladın
    sevdiğim bir kadın vardı
    unutma sevgilim demişti
    Cehennemin yolu iyi niyet taşları ile örülüdür
    ateşlere düşeceksin
    razı mısın demişti, değer mi bütün bunlar için
    bu insanlar için bir hiçsin
    onlara halkım diyorsun
    ateşe koşuyorsun demişti sevdiğim kadın
    hayatıma anlam, coşku, derinlik katan 
    beni sığlıktan kurtarmak isteyen kadın
    20 yaşın coşkusu ile 
    "sen yanmasan 
                        ben yanmasam Leyla
    nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" demiştim
    gülmüştü
    kimse bir daha bana öyle gülmedi
    kimseyi de bir daha o kadar sevmedim
    söylesene Salih kardeşim bu anın müziği ne olurdu
    o gülümseyişi notalarına dökebilir misin?

    Hadi Zeynep sen anlat bana
    toplum bilimcisin, 
    insanları anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyorsun
    gözlem yeteneğin yüksek
    bana da bir çare bul
    saçlarındaki ak değil
    annen baban değil de
    yok mu biliminde bana dair iki kelime
    yok mu beni kurtaracak sihirli cümleler
    yok mu senin neşeni benim yüreğime katacak bir formül
    söyle kardeşim Zeynep yok mu bu işin bir çaresi

    Kötü bir günümdü Emre yanıma gelip 
    sen ne yaparsan yap yanındayım demişti 
    Leyla geldi aklıma 
    zaten benim  hayatımda aşklarım  misali tekerrürden ibaret
    ben bunu hak ediyor muyum?
    Emre'nin kardeşliğini hak ediyor muyum Leyla?
    bir insan bir insana ne kadar güvenir de
    ne yaparsan yap yanındayım der
    Emre kardeşim ezme beni de hadi git
    ne yaparsam yapayım yanımda olma
    çünkü bazen ya da çoğu zaman 
    cinayetler işlemek istiyorum hem de taammüden
    bazı haller hayatlar görüyorum da katl-i vaciptir demek istiyorum
    en çok da kendi canıma kıymak istiyorum
    hadi kardeşim Emre dön arkanı git
    ben de cinayetlerime, katlime geri döneyim

    Ya sana ne demeli Utku 
    her zor anımda omuzunu bana yasladın
    kendi kötü rezil günlerini unutup beni dert edindin
    bana dair dermanlar umutlar aradın
    sana edilecek binlerce itirafım söyleyecek milyonlarca lafım var
    nereden başlasam bilemiyorum
    "ama aşk olsun çocuk sana aşk olsun"
    İyilik ve kötülük bahsi açılınca aklıma geldi
    her şey zıttıyla  bilinir ya
    kötülüğün zıttı deseler Cihan derim
    kardeşim nasıl beceriyorsun bunu
    bu hayatın kirine karışmamayı
    tertemiz kalmayı,
    bir bardak su verir gibi yüreğini bize sunmayı nasıl beceriyorsun
    bunu da Zeynep'e anlatmalı  belki bi diyeceği vardır
    ya da Emel'ime sormalı 
    saf iyiliğe sarılmak nasıl
    saf yüreğe dokunmak nasıl
    sen nasıl o yüreği doldurdun
    gülünce gözlerinin içi gülüyor o sayede mi?
    yoksa elin ayağın kadar ortada olan mangal gibi yüreğin sayesinde mi?

    Şimdi söyleyin bana kardeşlerim
    ne hakkınız vardı 
    bunca yükü omuzlarıma yüklemeye
    ne gerek vardı Leyla gözlerimi açmana
    ne gerek vardı Zeynep insanları bu denli anlamaya
    ne gerek vardı Emre dostluğunu bozuk para gibi harcayacağımı düşünmeden ortaya atmaya
    ne gerek vardı Utku başkası için dertlenmeye
    ne gerek vardı Emel güzel yüreğine
    ne gerek vardı Cihan iyiliği adam etmene..............

    Kadıköy   25/10/2012




    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder

    Etiketler

    burhan kebabci (22) Umut (14) aşk (13) Burhan Kebabcı (10) keder (10) mutluluk (7) HÜZÜN (6) yanlızlık (5) ölüm (5) acı (4) ateş (4) güneş (4) özlem (4) halk (3) tutku (3) yalnızlık (3) Türkiye (2) tebessüm (2) yağmur (2)

    Görüntülendik

    Bu Blogda Ara